Ana içeriğe atla

Riva Hayim'den: Bir sosyal sorumluluk projesi olarak özür dilemek

6 Temmuz sabahı arkadaşımdan bir mesaj geldi. “Gördün mü?” Neyi gördüm mü derken bir baktım ilişiğinde bir fotoğraf. Toplama kampı bir oyun haline getirilmiş. Naziler’den kaçış oyunu diye özetleyebileceğimiz bir organizasyon. Oyuncular, oyunu kaybederse kaçınılmaz son kendilerini bekliyor. Oyun anısı olarak da üzerlerinde toplama kamplarında giydirilen formayla “sabun olduk” diye poz veriyorlar.
İnsan öyle bir resim görünce inanamıyor. “Memlekette oynanacak oyun mu kalmadı?” Benim ilk tepkim bu oldu. Komşunun acısı başkasının oyunu nasıl olur?
Tamam, ADL’nin son verilerine göre ülkedeki antisemitizm oranı yüzde 71’e kadar çıkmış olabilir de bu durumu sırf ben yadırgamam (inşallah) diye düşündüm. “Yani o kadar da değil.” 
Nitekim Karel Valansi’nin  Twitter’daki tepkisi sahiplenildi, paylaşıldı. İlk Hürriyet’te haber oldu. Biliyorum saçma ama “Rahatsız olan sırf biz değiliz, tepkimizi anlayıp haberleştirmişler” diye birbirimizi aradık kutladık. Üstelik bu durumu farklı renklerden basın da haber yaptı.

Daha da güzeli, oyunu düzenleyen firma tarafından hatanın farkına varıldığı, uyarı için teşekkür edildiği bir özür mesajı yayınladı. Bu gibi durumlarda, kanunların yaptırımlarından daha değerlisi  ilk başta komşumun tepkisi  ve hatayı yapanın özür metnini yayınlanması.
NEDEN KOMŞUMUN TEPKİSİ ÖNEMLİ?
Tek cümleyle geçiyorum: Nefret yasasının pek işlemediği aşikâr, bu örnekteki gibi birbirimizden bu kadar da habersiz kalmayalım istiyorum.
NEDEN ÖZÜR METNİ?
Özür metinleri de inanılmaz değerli. Durumun önemini farkına varan ve sorumluluk alan markalar, bu gibi durumlarda kriz masalarını oluşturarak özür metinlerini  daha sık yayınlamaya başladı. Bu sene Petlas, Pegasus ve son olarak  The Great Escape Kaçış Oyunu birer metin kaleme aldılar.
Bu metinleri yazmakla firmalar bir şey kaybetmedikleri gibi, sosyal sorumluluk adına en değerli işlerden birini yapıyorlar. Topluma “Biz hata yaptık, hatanın farkına vardık, bu hatanın arkasında durmuyoruz. Bizim bu hatamızı günlük hayatta komşusuna uygulayan var ise tekrarlamasın!” mesajını veriyorlar. 
Bu gibi durumlar markalar için, televizyonlarda milyon dolarlık reklam döndürebilecekleri bir durumdan öte marka imajı için daha riskli bir süreç. Aslında özür metinleri de birer sosyal sorumluluk işidir. Ciddi deneyim gerektirir, metinde yazan her kelime özenle seçilmeli ve sonunda  özür dilenilmelidir.
“Özür dileriz…”
TOPLUMA YÖN VEREN ÖZÜRLER
Türkiye’deki politikacılarda ise durum biraz daha farklı tabi ki. Bir sebepten dolayı politikacılar ‘özür metinlerini’ yayınlamaktan çekinir. Özürler bir nevi zayıflık, geri adım atma, imajdan kayıp olarak görülüyor sanırım. Umarım markaların bu adımlarından sonra karşıda üzülen kim olursa olsun, hangi topluma görüşe ait olursa olsun çekinmeden özür dileyebilen politikacıları daha fazla görürüz. 
7 Temmuz’da sabah arkadaşımdan bir mesaj geldi: “Haber 32 ayrı yerde çıkmış üstelik özür metnimiz de var!” 
Hassasiyetimizi paylaşan, haber yapan, tepki verenlere ve özür metinlerini vakit geçmeden kalem alanlara teşekkür ederim.

Şalom Gazetesi 8 Temmuz 2015

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ofra Bengio: “Her terör saldırısının ardında İsrail-Filistin çatışması yok”

İ stanbul’u ziyaret eden Profesör Ofra Bengio ile dünyayı sarsan Paris terör saldırılarını, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri, 1 Kasım seçimlerini, barış sürecinin geleceğini ve Türkiye-İsrail ilişkilerini konuştuk. Düşüncelerini Şalom okurları için paylaşan Bengio, Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu Tarihi bölümünde profesör ve Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olarak görev alıyor. Rusya’nın askeri olarak Suriye denklemine dahil olması, tüm ilgili ülkelerin hesaplarını alt üst eden bir gelişme oldu. Rusya neden şimdi harekete geçti? Rusya Suriye’deki güç boşluğunun giderilmesi gerektiğini düşündü. ABD, IŞİD ile savaşma konusunda kendine düşeni yerine getirmiyordu. Obama bazı kırmızı çizgiler belirledi ancak bunları uygulamadı. İkinci olarak, Esad rejiminin sallantıda olduğunu gördü. Öte yandan kimsenin durdurmadığı IŞİD ilerleyip toprak kazanıyordu. Bu durum, Rusya’ya Baas rejimini korumak için gerekli mazereti verdi. Üçüncü olarak, Rusy...

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile ...