Ana içeriğe atla

Güzel ülkemizi kimse bölemez

Ülkemizde son zamanlarda artan terör olayları, yediden yetmişe her kesimi etkiliyor. Bombalar futbol stadyumu, askeriye, eğlence mekanı gibi farklı yerlerde patlatılıyor ve toplumsal birliğimize gölge düşürülmeye çalışılıyor. Sosyal medyadan yükselen ayrıştırıcı dil, toplumu kutuplaşmaya çalışırken bir kesim de tüm bu yaşananlara sağduyulu bir şekilde yaklaşıyor. Bizler de bu hafta toplumun önde gelen isimlerini “Teröre karşı ortak bir mesaj” vermeye davet ettik. Tiyatrocusundan, oyuncusuna, sporcusundan gayrimüsline kadar herkes Türk milletini teröre karşı tek nefes olmaya çağırıyor. Orhan Gencebay, gençleri vatanı korumaya davet ederken , Fatih Terim ise Türk halkının bu tür oyunlara gelmeyeceğini söylüyor. Hülya Koçyiğit, korkuya teslim olmadan güçlü durmamız gerektiğini ifade ederken Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi de kutuplaşmaların sona ermesi gerektiğini vurguluyor. İşte o isimlerden Türk halkına verilen birlik ve beraberlik mesajları:

Kutuplaşmayı bırakalım - Karel Valansi

Terör saldırılarının birini sindiremeden bir yenisi geliyor. Geçen gün şunu fark ettim ki havaalanı saldırısı üzerinden daha 6 ay geçmemiş ama biz onu konuşmuyoruz bile. Terör, eninde sonunda bitecek ama toplumdaki yabancılaşma beni kaygılandırıyor. En rahatsız eden şeyse birlik olmamız gereken böylesi olaylar sonrasında bile kullanılan ayrıştırıcı dil ve nefret söylemi. Bir kesimin üzülürken, diğer kesimin böylesi vahim bir olaya sevinebilmesi. Toplumsal kutuplaşmanın boyutu çok üzücü. Ortak bir acıyı veya neşeyi paylaşamıyoruz. Herkesin kültürel kimliklerine göre verdiği tepkiler var. Ölenlerin kimliği öne çıkarılmak isteniyor. Oysa eninde sonunda herkes insan. Son Reina örneğinde gelen yorumlara karşılık aklımızda tutmamız gereken şey, herkes kendi doğrusuna göre yaşar, herkesi tek ve aynı kalıba koyamazsınız. Bunu Twitter'da da görüyorum. Ne işiniz vardı da oraya gittiniz? gibi tepkiler var. Ama bunun sonu yok ki. Maça, lokantaya, alışveriş merkezine de mi gitmememiz gerekiyor o zaman? Terörün amaçladığı bu, bizleri günlük rutinimizden çıkarıp içimize korku ve endişe sokmak. Buna karşın biz birlik olmalıyız. Devlete bu zor dönemde yardımcı olup destek olmalıyız. Yeniden kardeş olmamız ve toplum bilinciyle hareket etmemiz gerekiyor.

Tamamı için: http://www.yenisafak.com/gundem/guzel-ulkemizi-kimse-bolemez-2593229
Yeni Şafak 9 Ocak 2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Cesaret Ödülü üzerine

24 Haziran 2018 seçiminde CHP’den Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, 16 Ağustos’taki Twitter paylaşımlarıyla isim kullanmadan hükümete yönelik eleştirilerini sıraladı. Bu eleştirilerinin arasında “Siz, yaptığınız hizmetlerle Yahudi Cesaret Ödülüne lâyık görülen ve bu ödülü kendine lâyık görenlersiniz” ifadesine de yer verdi.  İnce’nin bu paylaşımı bu konudaki ilk çıkışı değildi. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında, partisinin Yalova Merkez İlçe 10. Olağan Kongresi’ndeki konuşmasında da “Dünyada ‘Yahudi Cesaret Ödülü’ ya da diğer adıyla ‘Davut Yıldız’ı alan tek Müslüman, Recep Tayyip Erdoğan’dır,” demişti.  İnce, 2013 yılında yaptığı bir başka konuşmada ise bu sefer Türkiye’nin Rum vatandaşlarını kızdırmıştı. “Atatürk olmasaydı, (…) adınız Ahmet, Hasan, Hüseyin olmazdı, Dimitri, Yorgo olurdu. Bunları doğru bilmeleri lazım” demiş, gelen tepkilerin ardından Twitter hesabından “Benim gibi askerlik yapan, vergi veren, Cumhuriyet’e inanan, vatandaşımız olan Yorgo ve Dimitri’leri kastetm

Bu çocuğa dikkat! Adını çok duyacaksınız

Ralfi Kanyas ile tanıştırmak istiyorum sizleri. Çok özel bir genç. 22 yaşında hem medya iletişim üçüncü sınıfta okuyor hem de Hürriyet Ege’de muhabir olarak çalışıyor. 16 yaşında karşıdan karşıya geçerken bir arabanın çarpmasıyla hayatı değişiyor. Tekerlekli iskemleye bağlı kalmanın tüm zorluklarına rağmen hayata daha da sıkı tutunuyor. Başta zorluk çekse de önce ailesi sonra da arkadaşları ona güç veriyor ve engel tanımaz oluyor. Şimdi hem katıldığı gönüllü çalışmalarla, hem de gazete yazılarıyla engellilerin hayatında bir fark yaratmaya çalışıyor. Geleceğin başarılı gazetecisini şimdiden tanıyın istedim. Karel Valansi