Ana içeriğe atla

Büyük Geri 
Dönüş Yürüyüşü

İsrail-Gazze sınırı iki hafta önce başlayan ve miladi takvime göre 15 Mayıs’taki İsrail’in 70. kuruluş yıldönümü haftasına kadar, altı hafta süreceği belirtilen şiddetli gösterilere sahne oluyor. İsraillilerin bağımsızlık, Filistinlilerin Nakba (felaket) olarak adlandırdığı bu gün, ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerikan elçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyacağını söylediği güne de denk geliyor. 
Hamas’ın binlerce kişiye çağrıda bulunup sınıra toplaması politikasında bir değişikliğe gittiğini, yeni bir yöntem denediğini gösteriyor. Bu sefer asker kaçırma yok, füze saldırısı yok. Barışçıl dediği protestolarla ama İsrail’i yok etme istemiyle toplandığını söylüyor bu sefer. Hamas liderlerinin akıllarındaki fotoğraf karesi Gazze’den çıkan çocuk, genç, yaşlı binlerce kişinin Kudüs’e doğru yürüdüklerini gösteriyor olmalı. Bu da İsrail ile arasındaki sınırın yıkılması anlamına geliyor. Buna İsrail’in izin vermeyeceği ise aşikâr. O fotoğrafın kana bulanmasını da istemeyecektir. Bu nedenle Gazze ile olan sınırına takviye yapıyor ve sınırlarını aşmayı amaçlayan bu yürüyüşü durduruyor. Evet, bu sefer savaş yok, füze saldırıları, sirenler, yıkılan bina görüntüleri yok ama ölüm yine var.
Bu protesto gösterileri Hamas’ın “Burdayım ve hâlâ güçlüyüm” demesinin yeni bir şekli. İsrail’e karşı direnişin sembolü olduğunu hatırlatmanın, Filistinlilerin Hamas’ı desteklediğini tüm dünyaya göstermenin bir yolu. Filistinlilerin davasını yeniden gazetelerin ilk sayfalarına çıkarmaya, sempati toplamaya ve destek bulmaya çalışmanın da bir yolu.
Hamas’taki bu değişikliğin birçok sebebi var. Son Gazze savaşından beri askeri anlamda tam toparlanamamış olması bu etkenlerden biri. İsrail ile bu nedenle yeniden bir savaşa girmek istemiyor. Tünelleri yıkılmışken, Mısır kapılarını kapatmışken bu mümkün değil. El Fetih ile yapılan uzlaşı çabaları da bir türlü sonuç vermiyor. Hamas, El Fetih’e teslim olmak istemiyor. Ancak var olan ekonomik sıkıntıları aşmadan halkın desteğini sonsuza dek sürdüremeyeceğini de biliyor. Hamas’ı El Fetih ile uzlaşı masasına oturmaya ikna eden de aslında elektrik kesintileri, temiz su sıkıntısı, yükselen işsizlik oranları, Gazze halkının artan öfkesiydi. Ancak silah bırakmaya, pes etmeye de razı değil. Buna ek olarak Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas’ın diplomatik yollarla Filistin Devletini kurma çabaları ve özellikle Avrupa ülkelerinden aldığı destek Hamas’ı daha yaratıcı düşünmeye zorladı ve on binleri İsrail sınırına topladı.
Avrupa’da durum böyleyken, Ortadoğu’da Arap ülkelerini genelde birleştirebilen Filistin meselesi ve İsrail karşıtlığı, bölgedeki istikrarsızlık ve her ülkenin kendi sorunları nedeniyle arka plana düştü. Bu, aslında İran’ın başarısı. Başta Suudi Arabistan olmak üzere İran tehdit algısı o kadar yüksek ki, İsrail bu ortak tehdide karşı işbirliğinden yararlanılabilecek ülke konumuna geldi. Öyle ki, Suudi Veliaht Prensi bin Selman “Filistinlilerin ve İsraillilerin kendi topraklarına sahip olma hakkı olduğuna inanıyorum. Ama herkes için istikrarı güvence altına alacak, ilişkileri normalleştirecek bir barış anlaşmasına sahip olma zorunluluğumuz var,” derken, Katar’ın eski Başbakanı Al Thani, “İsraillilerin kendi topraklarında barış ve güvenlik içinde yaşamaya hakkı olduğunu düşünüyorum,” açıklamalarında bulunuyor bu günlerde. Üstelik Obama’nın ardından Trump da Ortadoğu’dan uzaklaşmak için fırsat kolladıklarını saklamazken, ABD’yi bölgede tutabilmenin önemli bir yolunun İsrail’den geçtiğini düşünenler de artıyor. Ve böyle bir durumda İsrail ile Filistinliler arasında yapılacak bir barış anlaşmasına sıcak yaklaşırlarken, Hamas yerine iki devletli çözüme onay vermiş El Fetih’i destekliyorlar. 
Hamas yeniden Filistin konusunu gündeme taşımayı başardı. Her hafta gözler ve kameralar Gazze sınırına çekiliyor artık. Ancak yanan lastikler, kalabalıklar, çığlıklar, dumanlar altında ne Hamas’ta ne de İsrail’de değişen bir şey yok.
Karel Valansi, Şalom Gazetesi OBJEKTİF 11 Nisan 2018 http://www.salom.com.tr/haber-106492-buyuk_geri_8232donus_yuruyusu.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Yahudi Kültürü Avrupa Günü: İris ile Eran temsili düğün töreni ile yeniden evlendi

Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında bu sene Neve Şalom Sinagogu’nda temsili bir Yahudi düğünü düzenlendi. İris ve Eran’ın düğünü açıklamalar eşliğinde gerçekleşirken, gazetemizin fotoğraf editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân içinde Musevilik’ adlı sergisi de yer aldı 26 Ekim Pazar günü Neve Şalom Sinagogu’nu dolduran farklı kesimlerden misafirler, on beş gün önce evlenen İris ve Eran’ın temsili düğün törenini izlemek için bir araya geldiler. Sinagogun girişinde Şalom Gazetesi Fotoğraf Editörü Alberto Modiano’nun ‘Zaman ve Mekân İçinde Musevilik’ adlı sergisi gelenleri karşıladı. İlgi ile gezilen sergide sanatçı, İstanbul Yahudi Cemaati’nin dini ritüellerini fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Yahudilerin günümüz Türkiye’sinde örf ve adetlerini tanıtan fotoğraflar, Sefarad, Aşkenaz ve İtalyan Yahudilerinin dini yaşam döngüsünü konu alıyor. Gerçek bir düğün törenini öncesinde olduğu gibi genç kızlar gelenleri şeker dolu bonboniyerlerle karşıladılar ve anı

Holokost farklı etkinliklerle anıldı

Yom Aşoa, 12 Nisan akşamı Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği (SEHAK) ile Avlaremoz’un Grand Pera’da düzenlediği bir anma etkinliğiyle anıldı.  Bu gün ayrıca Varşova Gettosundan 750 kadar Yahudi direnişçinin bir aya yakın bir süre dönemin en gelişmiş silahlarına sahip Nazilere karşı kahramanca direnişinin 75. yıldönümüydü. Anma etkinliğinde, Amsterdam’da saklandığı çatı katında yaşadıklarını ve duygularını günlüğüne geçirerek geleceğe taşıyan Anne Frank’ı ve II. Dünya Savaşı’nı anlatan ‘Günümüz İçin Bir Tarih – Anne Frank’ sergisi ziyaretçilerin ilgisine sunuldu. Sergi sırasında Anne Frank’ın yaşam öyküsünü ele alan belgesel de gösterildi. Sergi sırasında Ravit Haleva keman ve Karel Bensusan gitar ile Yahudi ezgilerinden oluşan etkileyici bir müzik dinletisi sundular. Anma çerçevesinde düzenlenen panelde Şalom yazarları Karel Valansi ve Umut Uzer ile, Avlaremoz yazarı Serdar Korucu konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü ise Avlaremoz editörü Betsy Penso üstlendi. İstanbul Tekni