Ana içeriğe atla

İlk Şalom duyurdu: İsrail’in Ankara Büyükelçisi 1 Aralık’ta Ankara’da

Altı yılın ardından İsrail’in Ankara büyükelçisi olarak görev alacak olan Eitan Na’eh, 1 Aralık Perşembe günü Ankara’da olacak

 Şalom’un diplomatik kaynaklardan aldığı bilgiye göre İsrail’in yeni Ankara Büyükelçisi Eitan Na’eh, 15 Kasım’da büyükelçi olarak seçilmesinin ardından bu hafta Perşembe günü görev yeri olan Ankara’ya gelecek.

2010 yılında, Gazze ablukasını kırmaya yönelik yola çıkan ve 10 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği Mavi Marmara ile birlikte Türkiye ile İsrail arasında başlayan diplomatik kriz sonucunda ilişkiler ikinci katip seviyesine indirilmişti. Altı yılın ardından bu sene Haziran ayında iki ülke arasında yürütülen müzakerelerde mutabakata varılmış ve bu sayede ilişkilerin normalleşmesinin en önemli göstergesi olan büyükelçi atamaları beklenmeye başlanmıştı.
15 Kasım’da toplanan İsrail Dışişleri Bakanlığı Atama Komitesi, İsrail’in Ankara büyükelçisini belirledi. Londra büyükelçi yardımcılığı görevini yürüten ve 1993-1997 yılları arasında Türkiye’de görev yapmış olan Eitan Na’eh İsrail’in yeni Ankara büyükelçisi seçildi. Ankara da bu açıklamanın hemen ardından, Tel Aviv’de görev yapacak ismi Kemal Ökem olarak açıkladı.

İsrail'in Ankara için deneyimli bir diplomat olan ve Londra gibi önemli merkezde görev yapan Na’eh'i seçmesi, Türkiye'ye verdiği önemin ciddi bir göstergesi olarak tanımlanıyor. Daha önce Ankara ve Şikago’da görev yapmış olan eski Azerbaycan Büyükelçisi Eitan Na’eh Ankara’daki görevine 1 Aralık’ta başlayacak. Daha önce Türkiye’de görev aldığı için Türkçe de bilen Na’eh için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “Na’eh’in bu görev için iyi bir seçim olduğuna dair en ufak bir şüphem yok,” demişti. Türkiye ise Tel Aviv Büyükelçiliğine Başbakan Danışmanı Kemal Ökem'i görevlendirdi. Normalleşme süreci devam ederken, büyükelçilerin atanmasıyla iki ülke diplomatik ilişkileri altı yılın ardından ilk defa en üst seviyeye ulaşmış oluyor.

Karel Valansi Şalom Gazetesi 30 Kasım 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Orta Büyüklükte Bir Güç Olarak Türkiye’nin Dış Politikası

Farklı bölgelerde devam eden savaş ve krizler, uluslararası ilişkilerde güç rekabetini öne çıkarıyor. Buna ABD’nin büyük güç olarak alışılmış rolünü yerine getirmekteki isteksizliği de eklendiğinde, 1945’ten bu yana kurulan uluslararası düzen ve yapı taşı olan kurumlar yıpranıyor. Bunun sonucu olarak belirsizlik artıyor ve mevcut küresel sistem bir geçiş döneminin sancılarını yaşıyor. Öte yandan bu durum, orta güç olarak tanımlanan ülkelere daha geniş bir hareket alanı da sağlıyor. Bu sayede orta güçteki ülkeler, sistemde dengeyi gözeten, arabuluculuk yapabilen, bölgesinin istikrarına katkı sağlayabilen, hatta zaman zaman kapasitesinin üzerinde sorumluluk ve inisiyatif alabilen, küresel düzeyde etkili roller oynayabilen aktörler haline geliyor. Özellikle belirsizlik dönemlerinde bu ülkeler çok yönlü diplomasi, proaktif dış politika, esnek ittifak arayışları ile öne çıkabiliyor. Türkiye, bu bağlamda, orta güçte bir devlet olarak dikkat çeken bir örnek teşkil ediyor. Jeostratejik konumu,...

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile ...

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...